19 Mayıs 2017 Cuma



Gökte su kalmasın ister gibi , döküldü  gönlümün kaderi
Ellerim bereketinden mi aldı , Sel’inden kuruyup mu kaldı , bilemedim
Bir deli anafor , tuttu kattı yoluna , ne o durdu , ne ben inebildim
İçime çektiğim  bir tanıdık koku değil yada genzimi yakan hallerden yitirdim hafızamı  
Uykularımın  dizleri yaralı , ümidimi tutun da bırakmayın , diyemedim
Gözlerim , gördüğünden memnun olmayacak  ki , hastalığı hatırlatır oldu soluk benzimde
Tepemdeki  Güneşin bile  ne kadar  içimi ısıttığı ,şaibeli şu yeryüzünde
Arşın, okka ,endaze;Metre ,kilo,terazi ölçtüm de ortasını  bulamadım
Baktım ne başı belli ne sonu  ve insan hep kendine yontarmış odunu
Tanrım dedim bu terazi bozuk  , ortasın bulsan hak değil
Sensiz ben hataya düşerim
Sen unutma bu kulunu 

Sen unutma bu kulunu .

3 Mart 2017 Cuma



Ne denir ki böylesine , yaşıyoruz öylesine
Gece  gündüz iç sesine, yeniliyor ömrümüz
Bir nehir içimizde,dökülür mevsimi yok
Tutuşur akıbetimiz , bir tas su yetişesi  yok

Bir karınca şuncacık ,  bilir kendi yuvasını
Bilir  yükün  omzunda, tüketir  yoncasını
Bu eller yarab pusulası ömrümün
Bir karıncanın makamına ,yol bulup erişesi  yok

Ayağımızın altında, sivri çakıl taşları
Biter mi namertlerin, yıkıcı telaşları
Bizi bize  bırakmayan dünyanın uğraşları
Selamız duyulana ,son bulup  tükenesi yok

9 Ocak 2017 Pazartesi

Bir Yusuf Rüyası



Seni unutmak ne elde , ne de canda değil
Kim bilir belki cihan da değil
Oysa hatırlanacak kadar var olmak isterdim
Avuçlarına dökülürken ben  ,sırf  yitip gitmeyeyim diye saklına ayır isterdim
Sıkıştır avuçlarınla kaderimi  can’ımı ısıt
Sende yorgunsun biliyorum
Bu efkar bizi boğar ,bulaşma sakın
Bir gece gel rüyalarıma
Göreceksin saçların ben dokundukça uzar
Gözbebeklerin büyür
Bilirim Aynayı sevmezsin sen ama hep benden duyarsın sevince güzelliğini
Ama dedim ya bu efkar bizi boğar,  korkarız
Ellerimiz aranır , uğunur kulaklarımız
Ve sen içten bir türkü söylersin
Güzel yurdun kadim bir yöresinden
Bir yanımız kahraman olur , bir yanımız ağıt
Ama sırf sesin yayıldı ya  odaya , güzelleşir her şey
Beni  bu sessizliğe bırakma sakın
Korkarım dünyanın boşluğuna düşmekten
İlla düşeceksem eğer , gözlerin ne güne duruyor
Bu zorlu bir yol biliyorum
Üstelik her cephede  yeniliyorum  bir de kronometreli zaman memurları  
Heybem bu kadar eksikken  gel diyemem doğrusu
Ama bilirim Allah seni benden çok sever
Biz o  arafta iken sor  Allah’a , hayırlı mıdır ? yoksa hata mıdır ?  var’ım
Cevap olumlu ise beni tut ,ayır sessizliğimden , duy
Eğer  olumsuz ise içten bir ninni söyle beni uyut
Ki ben her zaman inanırım rüyaların güzelliğine

21 Eylül 2016 Çarşamba

Bir Eylül Meselesi 2

O Eylül ki , bir hüzün zan mevsimi
Daldırdığı hülyaların yokluğudur titreten içini.
Sormaz hiç olurunu , olmazını
Öyle ya , yapraklarını dökmüş gelmiştir.
Ona göre o , el üstünde tutulacak kadim bir misafir
İyisin hoşsun ,virane gönlümüze misafir geliyorsun , ala
Ama senin rüzgarların var ama senin fırtınaların
Biz ise eski , derme çatma bir bina
Tozumu döküyorsun , tarihim duman
Yağmuruna rahmet diye sarıldıkça
Kapanmayan camın menteşesindeki kırık demir gibi soğuyor gönlüm
Şimdi bir dal kırılır diyorsun
Önce kurutmuşsun ,sonra saldırmış rüzgaların
Neymiş bir başka bahara açılacakmış dallarım
Sana hak vermemi bekliyorsun
Kafam karışık bu aralar biliyormusun
Sen ki hasat sonrası kalan kökleri bile yakıyorsun
Bahar'a bir yandan düşmansın ama gizli gizli seviyorsun
Onun tekrar gelmesi için , olmazı olur ediyorsun
Bulutlarınla güneşi gölgeliyorsun
Yağmurların sızıyor dünyanın boşluğuna
Bir Toprağa söz geçiremiyorsun.
Çünkü Biliyorsun , Onun aklı hep bahar
Sen bazen kendi değerini yok ediyorsun
Ne kadar kızsamda , biçare tarafım sana
Kendimi aradığımda yoluma, hep sen çıkıyorsun
Ya Gel hak ettiğin gibi , demi ol çağın ,
Ya da inandır , hoyratlığında  da  var bir şuur,
Ki sen asırlardır deli bir Eylül
Gönlümü Dolunaya teslim ediyorsun.