21 Eylül 2016 Çarşamba

Bir Eylül Meselesi 2

O Eylül ki , bir hüzün zan mevsimi
Daldırdığı hülyaların yokluğudur titreten içini.
Sormaz hiç olurunu , olmazını
Öyle ya , yapraklarını dökmüş gelmiştir.
Ona göre o , el üstünde tutulacak kadim bir misafir
İyisin hoşsun ,virane gönlümüze misafir geliyorsun , ala
Ama senin rüzgarların var ama senin fırtınaların
Biz ise eski , derme çatma bir bina
Tozumu döküyorsun , tarihim duman
Yağmuruna rahmet diye sarıldıkça
Kapanmayan camın menteşesindeki kırık demir gibi soğuyor gönlüm
Şimdi bir dal kırılır diyorsun
Önce kurutmuşsun ,sonra saldırmış rüzgaların
Neymiş bir başka bahara açılacakmış dallarım
Sana hak vermemi bekliyorsun
Kafam karışık bu aralar biliyormusun
Sen ki hasat sonrası kalan kökleri bile yakıyorsun
Bahar'a bir yandan düşmansın ama gizli gizli seviyorsun
Onun tekrar gelmesi için , olmazı olur ediyorsun
Bulutlarınla güneşi gölgeliyorsun
Yağmurların sızıyor dünyanın boşluğuna
Bir Toprağa söz geçiremiyorsun.
Çünkü Biliyorsun , Onun aklı hep bahar
Sen bazen kendi değerini yok ediyorsun
Ne kadar kızsamda , biçare tarafım sana
Kendimi aradığımda yoluma, hep sen çıkıyorsun
Ya Gel hak ettiğin gibi , demi ol çağın ,
Ya da inandır , hoyratlığında  da  var bir şuur,
Ki sen asırlardır deli bir Eylül
Gönlümü Dolunaya teslim ediyorsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder