Sabıkalıydı eylül akşamları
Can yakardı , susatırdı , hasret türküleri söyletirdi
Biz İhtimaller denizinde bir balıkken,karaya savurup tüm nefesimizi kesti.
Keşkeleri bir bir boğazımıza düğümledi
Acıyı sofrada tad gören insanın , ömrüne acıyı nakşeyledi
Acı ve hüzün olsa olsa onun baharatıydı , vefası sevdayı kutsardı
Vakti Güneşe yüz çevirme arifesinde , gönlü baharın aldanmışlığı
Açmak istedi dalına düşmüş her goncanın mesnetinde
Bakmayın hisli aydır , içli aydır , giz'li aydır özünde
Ona ne kötülük ediyorsa , gecenin kör karanlıklarından sorun
Bir anıya tutulmuş , gönüllerin feryatlarından sorun.
O gideni hakkıyla uğurlayamasada , ona kalanı hakkıyla yaşatan
Hemde öldürüp öldürüp tekrar yaşatan , izi kalsın , sözü kalsın ,özü kalsın diye çırpınan
Sararmış yaprakların , kurumuş toprakların umudu.
Bilirim Yine yapacak eylüllüğünü , ne kadar yaramız varsa soyacak
Kabuk bağlamayan yaralar edindirecek .
Dert verip , derman aratacak,Derman'ı gösterip şükre bulayacak.
Sararan yaprağın yeşilde aklı kalır , yeşilin de sarıda hakkı
Ey geçip gidecek olan zaman , bizim yeşilde hakkımız var
Suçlama artık eylül'ü , solan iklim bile kin tutmaz ona
Başka birini bul ellerine kelepçe geçirecek
Benim hala umudum var
Eylül hüznü getirdiği kadar , insanı özünede getirecek.
Tüm vazgeçişlerimizi toplasak , bir arpa boyu yol alamadığımız ortaya çıkacak ya , ondan bu hesapsızlığımız .
1 Eylül 2015 Salı
27 Temmuz 2015 Pazartesi
Zamansız düşen bir cemreydin sen
Ya da ben buna inanmak istedim.
Sorgulamadım ıskaladığın mevsimleri
Düşmüşsen vardı elbet bir hikmeti
En kötü ben denk getirememişimdir dedim baharı
Zaten baharlada aram iyi değildir bilirsin
Şu Polenlerle de büsbütün başım dertte
Düşmek sadece sana mahsus değil ki , bende iyi düşerim
Senin kadar anlam yüklemezler ama bana
Hiç bahar getirmişliğim de yoktur üstelik
Ben daha çok gidene yoldaşım
Payıma düşmez gayrısı , ne kadar zorlasamda ah benim kaderim
İnsanın böyle dönemleri vardır bilirim
Denizin mavisine bile düşman kesilir
Ne kadar imkansızlık varsa yığar önüne ve sıvar kollarını
Dövüşmek er kişinin işi olsada
Düzen mert'i namerde kırdırma sevdalısı
Hayaller ise ilk kırılan kemiklerimiz
12 Temmuz 2015 Pazar
Bir fidan dikti bir kadın
Bir fidan dikti bir kadın
Küçücük kökleri ile narin bir dal parçası tutuşturdu toprağa
Ve bol bol umut ekti , dua serpti varlığına
Cılız bedeni büyüsün istedi , büyüsün ki tüm boşluğunu doldursun
dünyanın
Bir anlamı olsun dedi zamanın ve var
etmenin payından bir nasibi olsun insanın
Ve bir fidan dikti
bir kadın
Toprak kabul buyurdu çabasını
ve bir nebze olsun sarmak istedi yarasını
Kuru bir dalın yüreğine seslendi bir kadın ve anlam veremedi insan olup sesini duyuramadıklarına
Ne anlatıldıysa baş ucunda,en az dal kadar şahitdi toprak,duyduklarını unutmadan açacaktı dalında her yaprak
Toprağın semirttiği dal ile , içindeki varlığını kıyasladı ,
zaman zaman da onun dalındaki bir kırığı dert edip , umarsızca ağladı
Ve bir fidan dikti
bir kadın
Ki Dünyanın fidanı olmak bahşedilmişti ona
Hem dilinde hem yüreğinde silinmez bir çok yara
Bazen şaşırdı kendine
bir kadın , var etme ihtiyacını hissederse eğer
, savururdu tüm var olma mücadelesini bir yana
Nasıl olurdu da masada kalır denilen hasta , tedavi eder
olurdu bir başkasını , bugünün yarınında
Ve bir fidan dikti
bir kadın
Bir mucize atfetti dünyaya ve yarım kalmadı hiçbir dalında meyva
Ki dünyada perçinlemişti
varlığını , her şeye inat nefes olmuştu nefesini daraltan dünya’ya
Erkek ise Ademden beri , suçlar bakar dalında bile olsa elmaya
Var etmek Havvaların savaşı , bahane olur gerisi dünyaya
Ve bir fidan dikti
bir kadın
O fidan gürbüz bir ağaç oldu zamanla
Bir gün Tuttu minik elleri olan bir misafir getirdi dünyaya
Oradayken ne yalanı , ne dolanı ,ne de dünya kaygısını almadılar hiç yanlarına
Bir yerde var olacak bir gelecek varsa , hep bir fidan diker bir kadın
Mutluluk dediğimiz kavramı var eden , ağır işçiler ,onlardır aslında.
5 Temmuz 2015 Pazar
Eğitim ve Tercih
Eğitim konusunda iki başat sözümüz var , bir taraf " İlim çin'de olsa alacaksın diyor " diğer taraf , hocam bunlar tamam ilimi almışta , bu ego'yu napıcaz ? Bizce duruma uygun olan , " Eğitim cehaleti alır, eşşeklik baki kalır " kısmıdır diyor . Bu yakıştırmayı doğru yerinde kullanan vardır ama haksızlık edende çok . Zaten iyi eğitim almış bir insan , bir işi yaparken kendini üstün gösterme çabası içinde olmaz . Olaya farkındalığı , bilgisi , onu otomatik olarak saygıdeğer kılar. Şimdi egoları olduğumuz yere yavaşça bırakarak , mevzuya bir giriş yapalım.
Eğitim son yıllarda yapboz tahtasından farksız . Mevzu ana okulundan başlıyor , kpss ye kadar dayanıyor. Tabi bu arada teog , ygs , lys , doktorsa tus , ( eee yeter artık sus) görmüş oluyor gençler. ( bunlar hep deneyim yavrucum , aferin , çalış , çalış ) , bundan daha az sınavla hayatını kurtaran varsa , işin içinde torpil ve aile serveti mahareti yoksa , saygı duyulması gerekir. " Eskiden lise' yi bitirenler öğretmen oluyordu " cümlesinin kullanıldığına şahit olan nesiller için , " zaten şansım olsaydı " şeklinde boşluk doldurmalı alanlar kazandırmıştır.
Bizim toplumuzda okuyan erkekse , toplumsal kodlar gereği ya doktor olur ya mühendis . Okuyan kızsa öğretmenlik , çocuk gelişimi veya hemşirelik münasiptir.
Diğer bölümlerin toplum nezdinde karşılanması , onu mu okuyucan ne iş yapar ki o ? , he şu olucan yani ? Ya bu tamam güzel bir hobide , birde diyorum bir mesleğin olsun , şeklindedir durumun karşılığı.Birde son zamanlarda kapitalizmin başımızı döndürmesi ile bankacılık bölümünü pek tutar olduk toplumca . Ne güzel, masa başı işte evladım . Senin dediklerin sigortalı işler mi bakıyım , sigorta şart !
Diğer bölümlerin toplum nezdinde karşılanması , onu mu okuyucan ne iş yapar ki o ? , he şu olucan yani ? Ya bu tamam güzel bir hobide , birde diyorum bir mesleğin olsun , şeklindedir durumun karşılığı.Birde son zamanlarda kapitalizmin başımızı döndürmesi ile bankacılık bölümünü pek tutar olduk toplumca . Ne güzel, masa başı işte evladım . Senin dediklerin sigortalı işler mi bakıyım , sigorta şart !
Memlekette çoğumuz ömür boyu asgari ücretten yakınıp , onun kadar bir emekli maaşı alabilmek için , bir ömür mücadelesi içine giriyoruz.
Sabır diye bir cümle var dilimizde , doğru yerde mi kullanıyoruz pek bir fikrimiz yok .
Son yıllarda üniversite sayısı çok arttı ve artık belli bölümler haricinde , ben üniversiteyi kazanamadım demek, neredeyse imkansız. İlla misaki millide bir yer tutar hocam , net . Toplum kodlarına karşı , benim favorim at antrenörlüğü :). ( bu bölümü okuyanların iştahla ne okuyorsun sen ? cümlesini duymayı beklediklerini , ve soru geldiğinde iştahla , " AT ANTRENÖRLÜĞÜ " dediklerini , duyanında, vay maşşallah sana , şeklinde tepki verdiğini umduğum bir diyalog var zihnimde )
Şimdi asıl dikkatinizi çekmesini istediğim şey bu tabela üniversite mevzu , sırf il , ilçe kalkınsın diye umut tacirliği yapan okullara gidip ömrü figan etmenin alemi yok.Eğer oradan mezun olunca bir imza yetkiniz oluyorsa veya direk diploma ile bir iş kurabiliyorsanız , düşünebilirsiniz hatta ortalamanız gereksiz yüksek olabilir bu sayede , ama ben gidip orada en iyi eğitimi alırım diyorsan , alacağın anca şehir havası olur . Aşağı yukarı hangi üniversitelerin kaliteli eğitim verdiği bellidir , sıralamalarına bakarsın.
Ekonomik olarak bir derdi olmayan kimsede ya özel üniversite'ye yada yurt dışı Eğitim'e gidiyor doğal olarak.Teçhizat sıkıntısı yok , yabancı dil eğitimleri kaliteli , hocaları seçmece.( seçmece karpuz misali gel vatandaş gel diyorlar , her mecrada )
Ülkemizdeki güzide 15-20 üniversite dışındaki üniversitelere, sonu meçhul bölümlere gitmektense , dil öğrenmek ( mümkünse bir kaç dil ) gelecek için çok daha faydalı olur bence .
Benim hayallerim var diyorsan , her türlü olumsuzluğun çeteresinin sana çıkartılacağını bilmende fayda var . Yürü arkandayız diyen varsa , ( bulunmaz nimet ) ne ala , yoksa ve başaramazsan da , en azından kendi hataların.
Ben senden yanayım düzen dahilinde hayalperest algılanan insan.Tabiki tutkunu kaybetmediğin müddetçe.
Velhasıl su akar yolunu bulur da , dikkat sele kapılma cancağızım.
Etiketler:
eğitim,
hangi bölüm,
Lys tercih,
üniversite
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)