17 Kasım 2015 Salı

Gözde hüzünler sokağı

Önümü ardımı görememekten  dert yanmazdım hiç
Eğer Senin gözlerinin hizzasında  dursaydı gözlerim
Varsın önümüzü  görmeseydik , çarpmadık köşe bırakmasaydık  sokaklarda
Tüm  yenilmişliklerimizi göz bebeklerimizle sarsaydık
Tüm kırıklarımızı onarmaya yetmez miydi bakışlarımız ?
Bir gece vakti sessizce ,  gözyaşlarımıza tüm yüklerimizi  yükler , ücra bir  hikaye’ye bırakır , giderdik
Öyle ya maviler bizi bekler , ya da hep biz bekledik mavileri , savaşta esir alınmış bir askerin , ülkesini beklediği gibi
Şartlar vardı ve şartların olgunlaşmasından hızlı olgunlaşan bedenlerimiz  ,belli ki  biz bu yarışı , şartlardan erken tamamlayacaktık
Herşeyin bir nefes’ten   ibaret olduğunu bildiğimiz halde , karıştıramadık nefeslerimizi birbirine
Kaybı kader’e yormak ve  yormamak  kendini ,  bir yalana tutunmak  kolayımıza geldi
Kaderi yazan bir gün sormaz mı ? Ben biçtim diye giydiğin libas,sanır mısın ki benimdir ?
Ettiğin senin , bulduğun senindir , işin garibi yâr  bulamadığımızda bizimdir
Enkaz da bizimdir , ölmeye yakın can olduğumuz gül'de ,
Bu hikayenin sonu nereye gider bilmem , kim bilir belki bende öğrenirim  günün birinde,
Giderken Arkaya bakmamanın huzurunu .       
Yok yok , bu benim gönlümün kalemi değil vesselam
Ben tanrı misafiri hüznün kuşlarına rağmen , ümit var  yarınlara ve  doruklara sevdalanan bir ruha içreyim     
Bir Eylül kapısında aldığım nefesi , bir eylül havasında sürdürüyorum
Ve bir Eylül akşamı kesişirse ruhumuz  aynı yolun düzlüğünde , kırık dökük mısralarla değil ;  sana sadece , gözlerimle sesleneceğim.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder