Önümü ardımı görememekten
dert yanmazdım hiç
Eğer Senin gözlerinin hizzasında dursaydı gözlerim
Varsın önümüzü görmeseydik
, çarpmadık köşe bırakmasaydık
sokaklarda
Tüm
yenilmişliklerimizi göz bebeklerimizle sarsaydık
Tüm kırıklarımızı
onarmaya yetmez miydi bakışlarımız ?
Bir gece vakti sessizce , gözyaşlarımıza tüm yüklerimizi yükler , ücra bir hikaye’ye bırakır , giderdik
Öyle ya maviler bizi bekler , ya da hep biz bekledik
mavileri , savaşta esir alınmış bir askerin , ülkesini beklediği gibi
Şartlar vardı ve şartların olgunlaşmasından hızlı olgunlaşan
bedenlerimiz ,belli ki biz bu yarışı , şartlardan erken
tamamlayacaktık
Herşeyin bir nefes’ten
ibaret olduğunu bildiğimiz halde , karıştıramadık nefeslerimizi
birbirine
Kaybı kader’e yormak ve
yormamak kendini , bir yalana tutunmak kolayımıza geldi
Kaderi yazan bir gün sormaz mı ? Ben biçtim diye giydiğin libas,sanır mısın ki benimdir ?
Ettiğin senin , bulduğun senindir , işin garibi yâr bulamadığımızda bizimdir
Enkaz da bizimdir , ölmeye yakın can olduğumuz gül'de ,
Bu hikayenin sonu nereye gider bilmem , kim bilir belki
bende öğrenirim günün birinde,
Giderken Arkaya bakmamanın huzurunu .
Yok yok , bu benim gönlümün kalemi değil vesselam
Ben tanrı misafiri hüznün kuşlarına rağmen , ümit var yarınlara ve
doruklara sevdalanan bir ruha içreyim
Bir Eylül kapısında aldığım nefesi , bir eylül havasında
sürdürüyorum
Ve bir Eylül akşamı kesişirse ruhumuz aynı yolun
düzlüğünde , kırık dökük mısralarla değil ;
sana sadece , gözlerimle sesleneceğim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder