27 Ocak 2013 Pazar

Huzura komşu olmayan duraklarda , mutluluğa seferler kalkmaz .
                                                                                            

22 Ocak 2013 Salı

Yaşlanmak ve borçlu olduklarımız

İnsan ne zaman yaşlanır biliyor musun ?
Etrafında Çocukluğundan bahseden , kimse  kalmadığı zaman.

Anılar , hayat bulmayı bekleyen bir ruh gibi beklerken içinde
Onu ete kemiğe büründüren insanlar yoksa yanında
Ruhunun çocukluğuna rağmen , göz göre göre yaşlanırsın .

Ruhun yaşlanması gözün yaşlanmasına benzemez
Bir göz yaşını , göz pınarında 3 saniye tutamazken sen 
Ruhun da nice yaşlar biriktirmen nedendir sanırsın

Attığın her adımda , söylediğin her sözde koca bir emek
Varlığındaki değeri ne kadar insana borçlusun bir hesap et
Ya yanında olsun , Ya bir ömür kadar uzakta
Bu gününü Borçlu olduğun insanları unutma !! 

Ölümün sadece unutulmakla mümkün olduğu bir dünyadayız.
Beden emanet olsada , dünya emanet olsada ,
İyinin,doğrunun, vicdanın yeri ve değeri kaybolmaz bu alemde, yanılma

Ayrılıklar bedenlere mahsustur
Ruhlar hep özgür
Ruhlar hep Çocuk

Ruhlar hep mahçup ,

Bir köşeye oturmuş , Ona emek veren kalplere imreniyorlar yine sessizce
Bu gece ve her gece Dua'larınız , varlıkları ile size yol olmuş , yön olmuş
Kalbinizdeki düşüncelerin , berraklığına  temizliğine sebep olmuş insanlara gelsin

Umarım bizde İyiki yaşamış , iyiki tanımışım denilen insanlardan oluruz
En azından borçlu olduklarımıza , bu kadarını borçluyuz !

2 Ocak 2013 Çarşamba

Barış Manço ( Nam-ı Değer Barış Abi )

Herşey bir film'de Barış manço'nun çok sevdiğimiz şarkılarından birine rastlamamla başladı. O günün stresine , narkoz etkisi yaptı resmen . Öyle ya Barış abi varsa umut vardı , sevgi vardı , barış vardı , kardeşlik vardı üstelik ( bu kardeşlik denilen cümle , politikacıların dilinde heba olmamıştı henüz bu derece ) Küçük çocukların büyük yüreklerine seslendi hep , o kadar samimiydi ki onu izlemekten , dinlemekten hep keyif alırdık . Çünkü bir çocuğu onun kadar , birey yerine koyup dinleyen  anlayan  ikinci bir kişi yoktu .Hala 7'den 77'ye nin tırnağı olacak bir program yok olmayacakta . Çünkü Barış abi bizim için sade bir şarkıcı değildi , sade bir sunucu veya bir oyuncu değildi .Biz onun samimiyetine inandık .O Barış abi'deki "abi" cümlesinin her harfinin hakkını verdi .Adam olacak çocuk dedi , barış dedi , kardeşlik dedi , o çocukların vicdanıydı , merhametiydi koşulsuz sevgisiydi .
      
          Buyurun dostlar buyurun halil ibrahim sofrasına dedi ,Yüce gönüllüydü , Domates biber patlican dedi , arkadaşım eşşek dedi , bu gün bayram dedi , dedi ki bayramlar bizim için hep onun sesiyle bayramdı ve hep öyle kalacaklar. Dağlar dağlar dedi , Gül pembe dedi , İki Küçük kol düğmesi'nin hikayesine ortak etti bizi ve sayamadığımız nice güzel eserler. Onun samimiyeti hep bizlere yansıdı. 
 
        Adam olacak çocuklar şuan ülkenin ,  gençlerini temsil ediyorlar , Nice sanatcılar vefat ettikten  sonra unutulup gittiler ama barış manço , en büyük yatırımı insana ve kendi tabiri ile "adam olacak çocuklara" yaptığı için hala özlemle anılıyor ve hep anılmaya ve yaşamaya devam edecek. Kendi sözleri onun hayata bakışını çok güzel özetliyordu ;  

"Bir kişinin adı en son ne zaman telaffuz edilirse o gün ölmüş oluyor insan. Yani fizik olarak bu dünyayı terk etmek çok da önemli bir şey değil. Nasıl olsa günün birinde hepimiz terk edeceğimiz için ve milyarlar terk ettiği için... Ama adınız anılmadığı gün gerçek anlamda bu dünyayı terk etmiş oluyorsunuz."
                     
                                                        BARIŞ MANÇO


 Ve adam olacak çocuklarına da güveni'ni şu sözlerle aktarıyordu bizlere ; 

" Gençlerimizin ülkemizi iyi yerlere getireceğinden eminim; biz onlara köstek olmayalım yeter. "

                                                        BARIŞ MANÇO


Geçen zaman diliminde Adam olacak çocuktaki "adam" kelimesine layık olabildik mi ? bilmiyorum ama . Her doğru yaptığımız işte , bir barış abi emeği olduğunu biliyorum.

Farklıydı , gönlümüzdeki yeri hep farklı kalacak

Allah nur içinde yatırsın.

25 Aralık 2012 Salı

Aidiyet ve insan


Gerçekten açıklaması zor kavramlardan birisi Aidiyet

İnsan kendini nereye ait hisseder;

Yanındayken mutlu olduğu insanların yanında mı ?
Kendi toprağım dediği yerde mi ?
Yada ömründe ilk kez gördüğü bir şehir'e veya insana aidiyet'lik duygusu besleyebilir mi ?

    
         İnsan başlı başına  karmaşık bir varlık , hepimiz ayrı bir evren gibi uçsuz bucaksız düşüncelerle yaşanmışlıklarla yoğrularak değişiyoruz . Hepimizin farklı olması , aslında zenginliğimiz . Bunun içindir ki aynı olaylara gösterdiğimiz tepkiler , insandan insana değişiklik gösteriyor. Kimi kalabalığa koşar yanlızlığından kaçar , kimi yalnızlığına koşar topluluklardan kaçar . Aidiyet  , insan'a olsun bir nesne'ye  olsun bence ölçüt , bir konu hakkında , sıkıldığında  daraldığında ayakların seni oraya veya o insana , ister istemez götürüyor mu ? sorusunun cevabına denk düşer . Bu sorunun cevabı aslında kişinin kendi limanını temsil eder. Hepimiz hayatın dalgalarından , zaman zaman nasibini alan , yeri geldiği zaman kıyıya vuran , yeri geldiği zaman yelken açan küçük tekneler gibiyiz. Sevgimizi  ve ümidimizi bağladığımız insanlara  güvenmek isteriz .Yanında hesapsız kitapsız davranabileceğimiz insanlar isteriz . İlk hatamızı yüzümüze vurmak için fırsat kollamayan insanlar isteriz.

          Mekanları bizlere sıcak kılan şey , mutlu yaşanmışlıkların sağlamış olduğu duygu bütünlüğüdür. Mekandan insanı çek al , geriye birşey kalmaz. Ta ki bilinç altında ona bir değer atfetmediğin sürece. Çocukların oyuncaklarına olan bağlılığı da çok değerlidir Hepimizin en sevdiği kimi zaman dertleştiği , kimi zaman neşe kaynağı olan bir oyuncağı vardır .Belkide bu bizim , insan olarak iletişime ne kadar gereksinim duyduğumuzun bir göstergesidir.

          İstediği  kadar bir yer memleketimiz olsun , bizim hayatımızda hoş bir anı'ya denk düşmüyorsa biz oraya yabancıyız. İnsanın ruhun da , isyan ve başkaldırı hep var oldu ve olmaya devam edecek. Kimse tam bağlılık bekleyemez kimseden çünkü  bu bireyin özüne saldırı anlamına gelir .Bizler dünyada gökkuşağı gibi renklerin birbirine karışmadığı ve aynı ölçüde bütünlük arz ettiği resimler çizebiliriz .Bunun için tek engel mayamızdaki bencilliği yok saymaktır. İnsanın illa birşeye veya bir yere ait olması gerekirmi , gerekmeye bilir ama ait oldukları  çoğu zaman insana güç verir .Tabiki kendimizi çok uçlarda birşeylere ait olarak tanımlamadıysak.Yalnızlık zor bir yoldur , insanın kendi kendiyle olan kavgası diğerlerine benzemez ,sarsar insanı.Eğer ki kendinizi doğru yerde ve doğru insanlarla tanımladıysanız , hayatınızdaki zorluklara beraber gögüs gerebilirsiniz , buda sizin bir çok savaştan daha az yara alarak yola devam etmenizi sağlar .

        Birde tanımlayamadığımız bazı durumlar vardır ki.İnsanın varoluş meselesindeki gizeme denk düşer . unutmayalım ki ne yapsakta  bir tarafımız hep yalnızdır .