3 Temmuz 2012 Salı

Ben Efsaneyim (I am legend)

ben bir efsaneyimVirüs'ün insanları kasıp kavurduğu yok ettiği , karantinaya alınan  bir bölgede ailesinden uzak köpeğiyle beraber yaşamını sürdüren virüse karşı çare arayan, deneyler yapan bir bilim adamını canlandırıyor bu filminde Will Smith

Her gün  radio dalgaları aracılığıyla etrafında virüs bulaşmamış insan var mı ? diye kontrol ediyor onlara ulaşmaya çabalıyor. Kendini virüs bulaşmış mutantlardan korumaya cabalıyor .Yaşamını sürdürmek için yemek arıyor  yakaladığı mutantlar üstünde de deneyler yapıyor. Bu virüse karşı panzehir üretmeye uğraşıyor.

Bir gün gün batımına yakın bir mutantla karşılaşıyorlar , köpeği onu takip etmeye başlıyor karanlığa doğru giriyor , Robert Neville de peşinden gidiyor onu kurtarmak için çabalıyor ancak en yakın arkadaşını, köpeğini de virüse kurban veriyor . Artık bu savaş eskisinden daha da zor olacaktır doktor için

En çok akılda kalan sahneleri cansız mankenlerle konuşması ve amerika'nın boş sokaklarında yalnızlık teması

Cesur yürek (Braveheart)

cesur yürek
Sevdiği kadına zulmeden ve onu öldüren İskoçya Krallarına ve Askerlerine karşı can siperana mücadele eden , halkını yanına alarak daha özgür bir ülke yaratabilmek için mücadeleye koyulmuş bu yolda zerre geri adım atmamış bir kahramanın hikayesi bu film William Wallace'ın hikayesi

Onun mücadelesi kulaktan kulağa yayılarak tüm etrafındaki grupların sempatisini toplar ve toplum nezdinde karşılık bulur. Onların istedikleri topraklarında özgür yaşamaktır .Kimsenin kölesi ve malı olmadan. Kimseye onların hayatları hakkında ipotek hakkı vermeden.Bu bağımsızlık anlayışı ile William Wallace'ın ışığının etrafına toplandı insanlar . Ne sevdasına ne de halkının haklı mücadelesine ihanet etmemiş , ilkelerine sadık kalmış ve onları canı pahasına savunmuş bir karakter,  William Walllace.

İstediklerini başarmak için birkesim soyluların da desteğini alması gerektiğini biliyordu.Onun için çaba sarfetti ama ona ihanet ettiler . Hepimizin aklından çıkmayan sahnesi olarakta. Kesinlikle idam edilirken , " Krala bağlılığını bildir af dile diyen cellatına ,ÖZGÜRLÜK diyerek haykırması ", bizleri hem derin bir üzüntüye hemde  coşkun bir gurura sevkediyor. Bu film'i her  izlediğimizde özgürlük'e olan inancımız iliklerimize kadar işliyor


Umudunu Kaybetme (The Pursuit of Happyness)

will smithİyi bir aile babası olmak için çabalayan bir insanın ekonomik sıkıntı yüzünden çaresiz bir duruma düşmesini , ailesinin dağılmasını ama inatla ve sabırla vazgeçmemesini ,kimi zaman oğluna tutunmasını, kimi zaman bilgisine, kimi zaman inancına tutunmasını izleyeceğiz filmimizde. 

Gerçektende arkadaş ,bu sefer bir şeyler düzgün gitse ne olur diyebileceğiniz bir durum var filmde , ancak azim denilen kavramın kesinlikle vucut bulduğu bir filmle karşı karşıyayız. filmdeki zeka küpünü de görünce emin olun , yanınızda bir tane olmasını arzu ediceksiniz film boyunca .Bir babanın oğluyla kadere karşı mücadelesi net bir şekilde tasvir edilmiş , tabiki en unutulmaz söz " Sana kimsenin birşey yapamazsın demesine izin verme , ben dahi olsam " repliği bu sözü söylemeden bir kaç saniye önce , sende benim gibi ortalamanın üstündesin  dedikten sonra Basketbol oynarken potayı teğet geçmesi de , gayet hoş bir anektod olarak karşımıza çıkıyor

.Borsa aracılığı yapabilmek için  önce eğitim programına kayıt olmaya çalışıyor , başına gelmeyen kalmıyor chris'in sonra o programda birinci gelmek için ve oğluna bakmak için büyük özveride bulunuyor onun oğluyla her akşam 5 gibi kalacak yer kaygısı taşıması ve bir seferinde bir metrobüs tuvaletinde oğlunu uyutmaya çalışması pek akıllardan çıkmayacak gibi görünüyor .Filmin sonunda gerçektende insan rahatlıyor. Hak etti diyor , mutlu oluyor. Geçim zorluklarının büyük sıkıntılara yol açtığı günümüzde , sevginin, inancın, azmin her kapıyı eninde sonunda açabileceğine görmek her seyirci gibi sizide hoşnut edecektir , bizde chris gibi umudunu kaybetme diyoruz , hayata karşı gardımızı düşürmüyoruz.

2 Temmuz 2012 Pazartesi

Hayat Güzeldir (Life is Beautiful)





hayat güzeldirBir sözlükte bir tavsiye yazısı üzerine izlemiş olduğum gerçekten harikulade bir film. Başrol oyuncusunun sempatik tavırları ilk dakikalarda gerçekten insanın keyfine keyif katıyor. Filmde işlenen konu sıradan bir ailenin gözünden , ikinci dünya savaşında toplama kamplarında yahudilere uygulanan zulümler ve her türlü zor koşulla rağmen yılmayan ve onu hayatta tutan değerlere sıkı sıkıya bağlı bir adamın hikayesi. Zaman zaman onun karşısında kendinizi çok sıradan ve sıkıcı dahi bulabilirsiniz .Ailenin sevginin değerini bilen iyi bir baba , iyi bir eş izliyeceksiniz .Sizde o kadar zorluğa rağmen bu kadar naif davranıp , davranamayacağınızı sorgulayacaksınız kendinize paylar çıkaracaksınız , eğleniceksiniz öğreniceksiniz ve her türlü zorluğa rağmen bağıra bağıra haykıracaksınız hayat güzeldir

Umarım hepimiz guido kadar hayata neşe ve sempati ile bakabiliriz. her koşulda kesinlikle zamanınız'ın hakkını fazlasıyla verecek hatta düşüncelerinize yön verebilecek bir film iyi seyirler dilerim