26 Ocak 2018 Cuma

Benim ellerim toplamaz geceyi
Aklım sürgündür sevdalı şehirlere
Kaç yemin alıkoyarda ; kaç günah tutar bizi
Suçun büyüğüne ram olduk yaşamak suretiyle
Ademin günahı kadar duasına tarafız
Bin kuyuya düşsek bin kuyu aşanız
Ne Yusuf'un sabrıdır ne Hızırın eminliği tutan bizi
Biz dalga misali savrulurda yaşarız
Ey huzur dağının eteğine giden uzun ince yol
Biliriz candan gayrı bir var kalmaz bize
Kaç dikenin yol vermez , kaç çukurun var yol kesmek üzerine
Oysa yol bir er geç varacak kendisine
Elbet inandığımız bir sen kalana kadar sirkelemek istersin gövdemizi
Ya nasip hayrın çemberine
Değmez yollar , sizi kaldırıp atacağız
Dünya ya da değmez ya kahir ekseriyetle
Ey canı var eden , tüm eksiklerden azade
Sanırlar sırat bir ölünce oysa sırat , her an kesici bir tel gibi kalbimizde
Dünyanın canbazları geçedursunlar o yolu tecrübe sanılan hileleri ile
Biz şaşmış gönlümüzle , susamış bir merhamette arıyoruz özümüzü
Ey okyanusların sahibi , sığ gönüllerde yorma bizi
Zanlarına tapanların eminliğinden ayır
Eksiklik kendi özümde diyenlerin arasına kat
Biz bütünü göremeyiz elbet , böyle değer mi atfolunur 
Sana gelmeden nasipse her hatada affolunur
Vuslatında ay çiçeği gibi döndür yüzümüzü şanına
Erit utancımızı yüceliğinle merhametin potasında
Ulaştır bizi emanetini sahibine lekesiz teslim etmenin huzurunda
Varlığın kibrinden ayır , bir huzura bağla bizi
Bir ömür yorulduk ki , bir sonsuz dinlenelim
Biz sende kaybolduk  , sende dirilelim